Beyşehirli (?) Şuppiluliuma
Beyşehir… Gölüyle, kordonuyla, gün batımıyla, balıklarıyla, festivalleriyle ziyaret edilesi bir ilçe. Tabi bu yazım zaten bilinen Beyşehir güzellikleri hakkında olmayacak. Beyşehir’in hiç bilinmeyen bir yönünden bahsedeceğim bu yazımda.
Beyşehir Meslek Yüksekokulu’nda senelerdir turizm rehberliği, anadolu uygarlıkları, arkeoloji, anadolu medeniyetleri gibi derslere girmiş; pek çok bilgili , bilinçli ve görgülü rehber yetiştirmiş; okulun kilit taşlarından biri olan Zafer Hoca’nın bir konuşmasını dinledim bugün. Size hocamızın konuşmasından öğrendiğim mevzuyu aynen anlatacağım.
Milattan önce yalaşık 2000 yılında Anadolu’da bulunan yerel Hatti Beyliklerinin zaman içerisinde arasına karışan, ve kendilerine Hattililer diyen Hititler, yaklaşık 400 yıl Anadolu’da hüküm sürmüş bir uygarlıktır. Bu uygarlık hakkında detaylı bilgiyi internet kaynaklarından edinebilirsiniz. Biz konuya girelim. Hititler başkentler Hattuşaş olarak bir süre hüküm sürdükten sonra saldırılara ve yağmalara yenik düşüp küçülmek ve başkentini başka bir yere taşımak zorunda kalmışlar. Bir süre bu yeni başkentte yaşadıktan sonra tekrar Hattuşaş’ı fethetmişler ve başkentlerini oraya geri taşımışlar. Peki bu kısa süreli başkent Beyşehir miydi acaba ?
Bu duraklama dönemindeki yeni başkentlerinin neresi olduğu konusunda ele geçmiş bir bilgi yok henüz. Tek bilinen, bu yeni başkentin aşağı topraklarda bir yerde ( Anadolu’nun güneyinde ) olduğudur. Bize bu başkenitin Beyşehir olduğunu düşündüren bulgular Eflatunpınar ve Fasıllar anıtlarında gizlidir. Bu anıtlar Hititler döneminde inşa edilmiş. Fakat şöyle bir gerçek var, bu gibi anıtlar o dönemde sadece başkentlerde bulunabilecek büyüklükte ve güzellikte anıtlardır. Yine bu anıtlar, yarım kalmış anıtlardır. Yani Hititler burayı başkent olarak seçmiş ve burada gerekli anıtları inşa etmeye başlamış, o sırada eski başkent Hattuşaş’ı geri alınca da tüm görkemli yapıları yarım bırakıp hattuşaş’a taşınmış olabilirler. Bu fikire destek başka bir konu da Hitit Krallarından biri olan Şuppiluliuma’ dır. Bu kral Hititler’ in geçici başkenti döneminden sonra yaşamış bir kraldır. Ve ne tesadüftür ki bu kralın ismi “saf su kaynaklarından gelen kişi” anlamına gelmektedir. O dönemde saf su kaynakları bulunan tek yer Beyşehir Gölü‘ dür.
Sonuç olarak, gerek Beyşehir’in Anadolu’nun güneyinde yer alması, gerek Beyşehir civarındaki başkentlere yakışır anıtsal yapılar, gerekse Hitit Krallarından birinin isminin Beyşehir Gölü’nü sembolize ediyor olma ihtmali , Beyşehir’in Hititler’e bir dönem başkentlik yapmış olma ihtimalini güçlendiriyor. Bu fikri aklıma sokan Zafer Hoca’ya teşekkürlerimi sunuyorum.